30 Nisan 2014 Çarşamba

Edinburgh Mesela, San Francisco Mesela. Hayallerime Giden Yollar...

Hayallerimizin, hayat sürerken aralamayı amaçladığımız umut kapılarımızın olması ayrıcalık.

Pişman olmadan yaşamak, kontrolü birazda tesadüflere bırakmak güzel.

Zamanın hakimiyetine girmeden, zamana hakim olarak yaşayabilmek anlamlı.

Dostlar ve aile iyi bir şey, onlar iyi ki varlar.

Tüm tınılar bir yolculuk, müzik dinlemek ruha dönüş için en özel araç.

Kitaplar mesela, yerleri tozlu raflar değil.

Mayıs ayında çilek, Ocak ayında portakal yemek şahane.

Yeni insanlar tanımak mucizeleri keşfetmek gibi.

Tohuma hayat vermek kendimizi ölümsüz kılmak demek.

Düşünmeye, sevmeye, iyiliğe zaman ayırmak kâinatın şifresine giden yol sanki.

‘bu da geçer yahu’ diyebilmek güçlü olmakla eşdeğer.

Yıldızları, güneşi ve ayı seyretmek yüzyılın mottosu.

Yürümek en büyük özgürlük ve kültür.

Farklı ülkeler görmek, farklı diyarları gezmek, farklı tavanlara bakarak uyanmak yaşanması gereken tecrübeler. Şuana kadar gördüğüm en muhteşem şehir Londra... Edinburgh mesela, San Francisco mesela. Hayallerime giden yollar...






15 Nisan 2014 Salı

Saklı Cennet Maşukiye

Baharla birlikte canlanan doğa ile baş başa kalabileceğiniz, ormanların içinde dolaşarak toprağa ayak basabileceğiniz, tertemiz havasını soluyup su ve kuş sesleriyle haftanın yorgunluğunu atabileceğiniz eşsiz bir yer Maşukiye.
Şehirli insanlar olarak zaman zaman şehrin gürültüsünden uzaklaşıp sakin bir yerlere gitmek ihtiyaç artık bizler için. Bu ihtiyaçla tüm aile yola çıkarak uzun zamandır merak ettiğimiz bir cennete uzanıyoruz. Zamansızlık nedeniyle günübirlik gezilerin bile lüks olduğu günümüzde özellikle İstanbul, Adapazarı, Kocaeli, Bursa, Ankara illerinde oturanların tercih ettiği Maşukiye’de sınırsız bir keşfe çıkıyoruz.
Kahvaltı ile başlıyoruz güne. Sıcacık çaylarımızı yudumlarken su sesini dinleyebilmek harika hisler yaşatıyor bize.
Yemyeşil doğasıyla Marmara Körfezi ve Sapanca Gölü’ne komşu olan Maşukiye, saklı bir cennet adeta. Tertemiz ormanların içinde akan Yayla Deresi’nin oluşturduğu çağlayanlar üzerine kurulan; çiftlik, piknik alanları, seyir terasları, restoranlar ile huzuru bulabileceğiniz, şehrin yakınında bir kaçış noktası.
Kartepe eteklerinde yer alan Yeşil Cennet Maşukiye insan ruhu için bir şifa kaynağı. Yöre halkının ”Buraya gelen aşık olur “dediği ve Maşuk (aşık) tan gelen ismi ile Maşukiye, Kocaeli’ne bağlı bir belde. Hem Sapanca gölünün kıyısında ,hem de Kartepe zirvesinin eteklerinde olması nedeniyle her mevsim farklı güzellikler sunuyor misafirlerine.
Yöre, temiz havası, 20 den fazla farklı rengin sayılabildiği sık bitki örtüsüne sahip coğrafyası, yürüme alanları, şelale, çağlayan ve pınarları, su sesine karışan kuş sesleri ile adeta cennet bahçesi görünümde.
Maşukiye denince akla gelen ilk şeylerden biri de alabalık. Zaten bölgenin adı da ‘alabalık vadisi’. Fırında mantar ve güveçte köy peyniri de Maşukiye’nin özel yemeklerinden. Ama çoğunluk buraya kiremitte alabalık yemeye geliyor. Bizde farklı bir seçenek düşünmeden kiremitte alabalık sipariş ediyoruz. Dere kenarında fonda ki kuş sesleri eşliğinde huzurlu bir yemek yiyoruz.
Ardından tüm isimlerini çiçekten alan Maşukiye sokaklarını tek tek turlayarak güneşin batışına tanık oluyoruz. Huzurla geçirdiğimiz bu güzel günün ardından tekrar şehre dönmek üzere arabamızın yolunu tutuyoruz. Yavaş yavaş yeşilden uzaklaşarak grinin çeşitli tonlarını görmeye başlıyoruz.

http://indigodergisi.com/2014/04/sakli-cennet-masukiye/ 

13 Nisan 2014 Pazar

Romantik Sokaklarında Gezerek Masallar Şehri Prag’ı Keşfedin

Bir şehir düşünelim şimdi, içinde geziyorsunuz ve kendinizi masallar diyarında hissediyorsunuz. Orta Çağ tarihini anımsatan yapıları ve tarih kokan sokaklarıyla Çek Cumhuriyeti başkenti Prag’dayım.
IMG_0741
Soğuk bir kış gününde, Türk Hava Yolları ile son derece konforlu bir uçuşun ardından ulaştım şehre. Hava Yollarımız sürekli gelişiyor, her defasında kalite standartları artan bir uçuşla karşılaşıyorum. Daha havaalanındayken buram buram ülkemden uzak hissetmiştim kendimi. Arkadaşım ve aile dostumuz olan, Erasmus programı ile 6 aydır bu şehirde yaşayan sıcakkanlı insan, hava alanında karşıladı beni. Kalacağımız yere ulaşmamız yaklaşık olarak bir saat sürdü. Genellikle öğrenci değişim programları ile Prag’a uğrayan insanların kaldıkları son derece bilinen bir mekânda yapmıştım konaklamamı. Tertemiz odalar ve tüm ihtiyaçları karşılamaya yönelik dizayn edilmiş bir binaya sahip olan ‘Hostivar’ı, Prag’a uğrayacak olan herkese tavsiye edebilirim.
Hostivar’dan oda manzaram
Bembeyaz bir örtüyle karşılaşıyorum, kristal gibi parlıyor her yer. Hava durumu -10 ları gösteriyor ancak hissedilen bunun çok daha altında. Her şeye rağmen bir an önce dışarı çıkıp destanlara konu olmuş yerleri gezmek istiyorum. Kaldığım yerdeki öğrencilerle iyi anlaşıyorum, ilk günümüzde onlar da bize eşlik ediyor ve döneceğim güne kadar hiç ayrılmıyoruz. Dünya’nın her yerinden eğitim için gelenler, güzel dostluklar kurmuşlar burada. Yepyeni kültürleri keşfederek dillerini geliştiriyor ve dünyadaki farklı eğitim sistemlerini görmüş oluyorlar. Gezmek, yeni yerler görmek, farklı ülkelerde uyanmak ise bu programların kişiye sağladığı unutulmayacak avantajlardan…

GÖRÜLECEK YERLER

Şirin ve otantik cafeler, Dünya Kültür ve Doğa Mirası Listesi’nde yer alan eski yerleşim merkezi Old Town, efsanelere konu olan şehrin en önemli simgesi Charles Köprüsü, şehri birleştiren Vltava Nehri, önünde fotoğraf kuyruklarıyla karşılaşacağınız Astronomik Saat, tarihin izlerini saklayan Prag Kalesi, Kafka’nın büyüdüğü romantik sokaklar, hava kararmadan önce dünyaca ünlü bir Hollandalı şirketin inşa ettiği Dans Eden Yapı ve şehre her gelenin bir iz bıraktığı John Lennon Duvarı şehir içinde gezip görülmesi gereken en önemli ziyaret noktaları olarak bilinmekte.

Astronomik Saat

Orta çağdan kalma bir saattir. Saat üstündeki 12 saat dilimi 12 burcun sembollerini göstermektedir. Bu özelliği saatin turist çekmesini sağlamaktadır.
14834_10151429420379432_1241040051_n

Charles Köprüsü

Adeta bir anıt görünümünde olan köprü, gotik yapısı sayesinde son derece renkli bir sanat galerisi görünümüne kavuşmuştur.
1003084_10151734251224432_1592234323_n

John Lennon Duvarı

Beatles’ın efsanevi üyesi John Lennon 1980 yılında vurulduğunda, gençler bu duvarı renkli ve sanatsal boyamalarla, şiirlerle anıtlaştırdı. Sonrasında polis, bu projeyi durdurmak istese de sonuç olarak barış ve sevgi kazanmıştır.
1017683_10151734251389432_1500557109_n

Old Town

Prag’ın en merkezi yerinde bulunan bir meydandır. Prag’daki en eski ve en önemli meydan olan Old Town, 10. yüzyılda birçok ürünün uluslar arası satışının yapıldığı bir yer olarak kurulmuştur. Meydan, birçok tarihi yapıyla çevrilidir.
IMG_0360

Kafka’nın Büyüdüğü Romantik Sokaklar

Venedik sokaklarını andıran yapısıyla, Kafka’nın büyüdüğü bu sokaklar ziyaretçilere unutulmaz duygular yaşatmaktadır.
IMG_0458

Dans Eden Yapı

Mimarının, dans eden bir çiftten esinlenerek ortaya çıkardığı bu eser,  adını da ilham kaynağından alıyor. Dans Eden Ev, aslında Hollanda kökenli bir sigorta şirketi olmasının yanında  Çek Cumhuriyeti’nin başkenti Prag’da, şehir merkezinde inşa edilen binaya verilen takma isimdir.
IMG_0657
Sarı, mavi, pembe renkli evleri, nehirde yüzen kuğularıyla bugüne kadar gördüğüm en farklı kentti Prag. Tüm mimari tarzlar caddelerde birbirine yaslanmıştı, ve hepsi özelliklerini koruyordu. Kent, mimariye olan saygısını müzikten de esirgememişti. Smetana ve Dvorak gibi ünlüleri yetiştirdiği gibi Weber, Beethoven, Chopin, Liszt, Wagner ve daha nice dahilere de kapılarını sonuna kadar açmış, onları kucaklamıştı.
Peki ya Mozart! Mozart’ın Prag ve halkıyla özel bir ilişkisinin olduğu herkes tarafından bilinir. Birçok turist, Mozart’ın Prag’daki izlerini takip ediyor ve Mozart Müzesi’ni geziyor.

YEME-İÇME

Prag mutfağı genellikle domuz eti ve dana eti yoğunluklu olarak bilinir, bu yemekler özel soslarla ve yanlarında atıştırmalık yiyeceklerle servis edilir. Türk mutfağına oldukça uzak olduğu için Çek mutfağına mesafeli davranıp, yalnızca çok meşhur olduğunu bildiğim ‘goulash’ yiyerek yetinmiştim. Yerken ve sonrasında midemde bıraktığı tat nedeniyle iyi bir tanışma olduğunu söyleyemeyeceğim. Ancak tatlılar, Çek mutfağına özgü aromalı kahveler, özellikle denemenizi istediğim cheesecake çeşitleri değinmeden edemediklerim.
Ünlü Çek yemeği ‘Goulash’
Renkli ve hareketli bir gece hayatı olan Prag, özgürlükler şehri olarak bilinmekte. Her geçen gün genişletilen yeni yasalarla, geceleri yapılacak alternatifler sürekli artıyor.
Prag’ı soğuk bir günde tanımış ve soğuğun ona yakıştığına karar vermiştim. Yaklaşık olarak bir hafta geçirdiğim masal şehir, bana hayatım boyunca unutamayacağım hisler sunmuştu. Şimdiler de onu çok özlüyorum…
Son olarak, harika anılarla veda ettiğim bu şehri herkesin görmesini istiyorum. ‘Prag’ masallar şehri, ‘Prag’ rüya şehir, ‘Prag’ tarihini koruyan yapısıyla insanlık için bir ütopya…

Reklamın Tek Yönlü İletişimi Değişiyor

Pazarlamanın dinamikleri içinde üzerinde en çok konuşulan öğe olan reklam aynı zamanda da, pazarlama çalışmalarında sonuç açısından en çok şeyin de beklendiği öğedir. Hem tüketiciler hem de üreticiler açısından her zaman tartışılan reklam kavramı günümüz iletişim ve pazarlama anlayışı içinde, neredeyse hayatımızın her alanında yer alıyor ve tüketiciler olarak her an reklama maruz kalıyoruz. Reklamları birçok farklı açıdan tanımlamak mümkün. Çünkü, reklam özellikle son yıllarda tek taraflı bir iletişimin dışında tüketicilerle markaların iletişim kurmasını sağlayan çift yönlü bir iletişim haline geldi.
İletişim açısından baktığımızda, reklamı bir mal/hizmetin kitle iletişim araçları kullanılarak belirlenmiş bir hedef kitle üzerinde istenilen yönde davranış ve fikir oluşturmak amacıyla gerçekleştirilen çalışmalar olduğunu söyleyebiliriz. Tüketiciler açısından bakıldığında reklam, kitle iletişim araçlarını kullanarak pazara sunulan mal/hizmetlere dair doğru bilgileri tüketicilere aktaran bir araç olarak tanımlanabilir. Ancak her iki durumda da reklam tüketici ve üretici arasındaki iletişimdir. Önceleri daha çok tek taraflı gerçekleşen, tüketicilerin fikirlerinin daha geri planda olduğu bir iletişim gerçekleşirken, günümüz reklam anlayışı içinde tüketiciler merkezi konuma yerleşti. Sosyal medya olarak nitelendirilen yeni medya türünün yaygın olarak kullanılmaya başlamasıyla birlikte, tüketicilerle iletişim kurmak, onların fikirlerini, görüşlerini almak, daha doğrusu onlar dinlemek gerekliliği arttı. Facebook ve Twitter gibi sosyal medyanın öncüleri her gün artan kullanıcı sayılarıyla birlikte üreticiler açısından da cazip hale geldi. Bir anlamda her gün daha fazla tüketicinin kullandığı bir kitle iletişim aracı olarak sosyal medya, markalar açısından içinde bulunulması zorunlu bir alan halini aldı.
Reklam pazarlama iletişiminin vazgeçilmez öğelerinden birisi. Pazarlama hedeflerine ulaşmak doğrultusunda gerçekleştirilen reklam kısa ya da uzun vadede tüketicilerde bir davranış oluşturmak,  ki bu hatırlatma, tanıtma ya da satışa yönelik ikna olabilir amacı taşır. Ana amaçlar olan satış ve iletişimin yanında reklam firmaların belirledikleri özel hedeflerine ulaşmaları konusunda da etkili bir araçtır. Bugün sosyal medyanın hizmet ettiği de en çok işletmelerin ulaşmak istedikleri bu özel hedefler oluyor. Doğrudan satışa ya da iknaya yönelik reklamlar yerine, güvenilirliği arttırmak, tüketicilerin ürünler hakkında fikirlerini almak, onlarda bir bağlılık oluşturmak, var olan imajı yerleştirmek, değiştirmek ya da tamamen farklı bir imaj sunmak, olumsuz izlenimleri değiştirmek, prestij kazanmak gibi özel amaçlarla gerçekleştirilen sosyal medya çalışmaları reklamın bu özel amaçlarını başarılı şekilde yerine getiriyor.
Sadece birer hayran sayfası olarak başlayan markaların sosyal medyada var olma savaşları, geleneksel kitle iletişim araçlarında olduğundan çok daha hızlı bir şekilde gelişerek, çok farklı reklam uygulamalarını da içine alacak şekilde devam ediyor. Takipçi ya da hayran sayısından ötede, sosyal medya doğru kullanıldığında özellikle marka bağlılığının ve güvenin yaratılmasında önemli bir rol oynuyor. Bu alanda gerçekleştirilen doğru bir iletişim ve yaratıcı bir çalışma, doğrudan reklam yapılıyor olmasa dahi, viral videoları örnek gösterebileceğimiz şekilde, reklam haline gelebiliyor kısa sürede etki oluşturabiliyor. Sosyal medya böylece zaman zaman hiç reklam yapmadan reklam yapmaya olanak sağlamış oluyor.

Türkiye’de Reklamcılık ve Halkla İlişkiler

Dünyadaki globalleşme süreci ile uyum içinde bulunan Türkiye’de reklamcılık, son yıllarda gerek harcanan para gerekse nitelik olarak çok hızlı bir gelişme göstermiştir. Bu gelişme pazarın reel olarak her yıl %10-20 oranında büyümesi anlamındadır. Sektörün yapısı da geleneksel ölçülerden pazar ekonomisinin standartlarına doğru bir gelişme eğilimi içerisindedir. Dış ticaretin serbestleşmesi, dünya markalarının Türk pazarına girmesine ve üretim yatırımı yapmalarına neden olmuştur. Bu gelişmenin yarattığı rekabet ortamı yerli üreticilerde reklamın gerekliliği inancını doğurmuş, aynı zamanda sağlıklı medya planlama ihtiyacı, medya verilerinin derlenmesi ve kullanımı gibi bilimsel yöntemleri de beraberinde getirmiştir. Reklamın etkinliğinin ölçülmesinde de çağdaş yöntemlerin daha fazla uygulandığı bir aşamaya gelinen ülkede, söz konusu gelişmeler reklam ajanslarının yapılanmalarında da benzer sonuçlar yaratmıştır. Bugün Türk reklam sektörünün AB ve ABD standartlarını benimseme ve uygulamada diğer birçok sektörün önünde olduğu söylenebilir.
Türkiye’de çağdaş anlamda halkla ilişkilerin gelişimi 1960 sonralarına rastlar. Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) ve Nüfus Planlaması Genel Müdürlüğü gibi kuruluşların öncülük ettiği bu gelişimde kamu kurumları önemli bir rol oynamıştır. 1966 yılından itibaren üniversitelerde Basın Yayın ve Halkla ilişkiler bölümü açılmış ve halkla ilişkiler eğitimi verilmeye başlanmıştır. 1987 yılında Yüksek Öğretim Kurulu tarafından doçentlik ana bilim dallarına dahil edilmiş, böylece halkla ilişkiler alanında akademik kariyer yapma imkanı da yaratılmıştır. Halkla İlişkiler mesleğinde çalışanların örgütlenme girişimleri ise 1969 yılında başlamış, 1972 yılında İstanbul’da Halkla ilişkiler Derneği kurulmuştur. Bugün 200 civarında üyesi bulunan dernek, Uluslararası Halkla ilişkiler Derneği (IPRA) ve Avrupa Halkla İlişkiler Konfederasyonu (CERP) ile yoğun bir işbirliği içerisindedir. Çeşitli yayınlar ve seminerler ile halkla ilişkiler eğitimine katkıda bulunan Halkla ilişkiler Derneği, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Reklamcılar Derneği, Reklam verenler Derneği ve Araştırmacılar Derneği ile oluşturulan “İletişim Konseyi”nin kuruluşuna da öncülük etmiştir.

Yönlendirici Medya!

Ne kadar yönlendiriliyoruz? Tercihlerimizde ne kadar bağımsızız? Yaşadığımız toplumda gerçekte ne kadar özgürüz? İşte aynı tarihte yayınlanan iki farklı gazete ve birbirinden tamamen farklı iki manşet.